Tarih: 16.09.2013 17:51

Alagöz; “Ucube Yönetmelik Tarihteki Kirli Yerini Almalıdır”

Facebook Twitter Linked-in

Bu yıl 17 milyon öğrenci ders başı yaparken son atamalarla beraber 846 bin öğretmen de iş başı yaptı. Son atamaların da öğretmen eksiğini gidermediğini belirten Alagöz öğretmen açığı bulunan yerlerle ilgili olarak hala somut bir adım atılmadığını ifade etti. Okullardaki kılık kıyafet tartışmalarına değinen Alagöz: "1982 yılından kalma darbe döneminin iklimini yansıtan kılık ve kıyafet yönetmeliği bir an önce değiştirilmelidir."dedi.

Son yıllarda eğitim sisteminde sürekli değişiklikler yapıldığını söyleyen Alagöz, bundan sonra yapılacak değişikliğin son olması gerektiğini ifade etti. Alagöz, öğretmen atamalarının bir gereklilik değil zorunluluk olduğunu dile getirdi. Alagöz, Yönetici ve öğretmenlerinin ders ve ek ders saatlerine ilişkin esaslarda adaletsizliklerin olduğunu belirterek bir an önce giderilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Kahramanmaraş Eğitim Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Adnan Alagöz yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: "2014-2015 yılı toplu sözleşme sonuçlarıyla yüzleri gülen eğitim çalışanlarının Milli Eğitim Bakanlığı merkezli biriken sorunlarına çözüm getirme adına yetkili sendika olarak yaptığımız öneriler doğrultusunda atılan olumlu adımları takdirle karşılıyoruz. İki yıla yakın zamandır çıkarılmayan yönetmeliklerin bir biri ardına yayınlanıyor olması, özür grubu atamalarında eşlerin aile bütünlüğünü sağlama adına bütün şartların zorlanması gibi iyi niyet çerçevesinde ortaya konulan gayretleri önemsiyoruz. Eğitim çalışanlarının yaşadığı sorunların ortadan kaldırılması adına Kurum İdari Kurulu (KİK) toplantılarında imza altına aldığımız, ikili görüşmelerde altını çizdiğimiz ve çeşitli vesilelerle gündeme getirdiğimiz aşağıdaki hususlarda da somut adımlar atılmasını bekliyoruz."

 "Yeni eğitim-öğretim yılına; yeni sistem-dershane, kayıt-kapasite, atama-ihtiyaç, yönetici-rotasyon gibi kelimeler üzerinde yoğunlaşan tartışmalarla girmiş bulunmaktayız. 2013-2014 eğitim-öğretim yılında yaklaşık 17 milyon öğrenci ders başı, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan, yeni 40 bin atamayla yaklaşık 846 bin öğretmen iş başı yaparken, istihdamda güçlük çekilen yerlerdeki öğretmen açığı konusunda ise hala somut bir adım atılmış değil."

Eğitim çalışanlarının yüzünün gülmesinin eğitimde de yüzlerin gülmesini sağlayacağını ifade eden Alagöz şu şekilde konuştu: "Eğitimcilerin yıllardır devam eden, 666 sayılı KHK ile ise tamamen gün yüzüne çıkan mali sorunlarının çözümü hususunda ortaya koyduğumuz irade sonuç vermiş ve 2014-2015 toplu sözleşmesinin kazananı şüphesiz eğitim çalışanları olmuştur. Öğretmenlerin özel hizmet tazminatına her ay 150 TL, öğretim yılına hazırlık ödeneğinde toplamda 210 TL, taban aylık zammı ile maaşlarda yüzde 14'lük artış, emekli ikramiyesinde bir kalemde 5 bin 250 TL artış, toplu sözleşme ikramiyesine yüzde 33 oranında zam, emekli memur maaşlarına aylık 146 TL, 4/C'lilerin maaşlarında ise toplamda yüzde 50'ye varan iyileştirme gibi önemli kazanımlarla sonuçlanan toplu sözleşmede eğitim çalışanları kazançlı çıkmıştır. Pansiyonlu okullarda diğer okullardan gece nöbeti tutanlara 2 saat ilave ek ders ödenmesi, okul yöneticilerinin derse girme zorunlulukları nedeniyle yaşanan problemin çözümünde önemli adım olan müdür ve müdür başyardımcılarının haftada girmek zorunda oldukları 6 saat ek ders zorunluluğunun 2 saate düşürülmesi dâhil olmak üzere son iki yıl içerisinde toplu sözleşmelerde sadece eğitim çalışanlarına özel 18 kazanım ile eğitim çalışanlarının da yüzü gülmeye başlamıştır. 2002-2010 arası yapılan ve sıfır kazanımla sonuçlanan toplu görüşmelerde unutulan eğitim çalışanlarının biriken sorunlarının çözümünde Milli Eğitim Bakanlığı'na çok görev düşmektedir. Eğitim çalışanlarının yüzünün gülmesi, eğitimde işlerin iyi gitmesine vesile olacak ve başta Bakanlık olmak üzere öğrencilere ve velilere olumlu yansıyacaktır."

"YENİ SİSTEM SON DEĞİŞİKLİK OLMALI "

Son 10 yıl içinde eğitim sisteminde sürekli değişiklikler yapıldığını belirten Alagöz son değişikliğin kalıcı olması gerektiğini ifade ederek şunları konuştu: "Milli Eğitim Bakanlığı, son 10 yılda YGS, OKS, SBS gibi 5 sistem değişikliğiyle ortaöğretime geçiş sistemi konusundaki arayışını sürdürmektedir. Dershane sektöründe patlamaya yol açan sınavlı geçiş sistemi yerine, sürece yayılmış merkezi çoklu sınavla ölçümü esas alan, "Temel Öğretimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi"ni hayata geçirmeye çalışan Bakanlığın bir daha hata yapma lüksü bulunmamaktadır. Yeni sistem önerisi üzerinde yapılan tartışmaları da dikkate alarak son şeklinin verilmesi gereken yeni sistem, eğitimde yapılan son sistem değişikliği olmalıdır."

"YENİ ÖĞRETMEN ATAMASI GEREKLİLİK DEĞİL, ZORUNLULUKTUR"

Yeni öğretmen atamalarıın zorunluluk olduğunu söyleyen Alagöz şunları dile getirdi: "Milli Eğitim Bakanlığı 40 bin yeni atama gerçekleştirmiştir. Eğitimde ücretli öğretmenlik uygulamasının tarih olması, sınıfların kadrolu öğretmenlerle buluşması için yeni öğretmen ataması gereklilik değil, zorunluluktur. 40 bin atama öncesi ‘acil olarak 100 bin atama yapılmalıdır' diyerek öğretmen ihtiyacına dikkat çekmiştik. 60 puan uygulaması dolayısıyla bazı branşlarda açılan kontenjanlara yeterli oranda müracaat olmamış ve 3 binden fazla kadro boş kalmıştır. Boş kalan kontenjanlar için, ek atama ve öğretmen ihtiyacı göz önüne alındığında, yeni bir ilk atama kaçınılmazdır."

Görevde yükselme ve unvan değişikliği için acilen çalışma başlatılması gerektiğini ifade eden Alagöz şöyle konuştu: "Şube müdürlüğü kadroları için 13 yıldır görevde yükselme takvimi uygulanmamaktadır. Şef kadroları için en son 2009 yılında atama gerçekleştirilmiş, merkez ve taşra teşkilatı memur kadrolarına atanabilmek için ise en son Mart 2010'da görevde yükselme sınavı gerçekleştirilmiştir. Teknisyen, tekniker, mühendis ve benzeri unvanları kapsayan ve yapılması planlanan unvan değişikliği sınavı ise 2011 yılı Ağustos ayında gündeme gelmiş, önce ertelenip sonra ise iptal edilmiştir. Bakanlık, görevde yükselme ve unvan değişikliği ile ilgili ivedilikle çalışma yapmalı ve talebi karşılamalıdır."

"8 YILLIK MUAMMAYA SON VERMELİDİR."

Kariyer basamaklarıyla ilgili düzenleme yapılmasının gerektiği aktaran Alagöz şöyle konuştu: "Öğretmenlik kariyer basamaklarında 2005 yılında yapılan Yükselme Sınavı sonrası boş kontenjanlar üzerinden başlayan tartışmalar, Anayasa Mahkemesi'nin 21.5.2008 tarihli iptal kararıyla farklı bir boyut kazanmış fakat atılan adımların sonuçlandırılmaması üzerine aradan geçen 8 yıl içerisinde eğitim çalışanlarının mağduriyetleri artarak devam etmiştir. Bakanlık, öğretmenlik kariyer basamaklarında, yetkili sendikanın da bilgisi dâhilinde, gerekli düzenlemeleri bir an önce yapmalı ve 8 yıllık muammaya son vermelidir."

"ADALETTEN UZAK EK DERS ESASLARI DEĞİŞMELİDİR"

"Millî Eğitim Bakanlığı yönetici ve öğretmenlerinin ders ve ek ders saatlerine ilişkin esaslardaki adaletsizlikler bir an önce giderilmelidir." şeklinde konuşan Alagöz sözlerine şu şekilde devam etti: " Devam edilemeyen bir gün için 7 saat ek ders ücretini kesen, 2 gün işe gelmeyene 2 gün, gelmediysen geri kalan 3 günde gelme diye adeta 2 güne 3 gün bonus öngören ek ders esasları bir yığın adaletsizlik içermektedir. Okul türüne göre yöneticilerin haftalık alacakları ek ders oranlarında ve öğretmenlerin branş bazında maaş karşılığı okutmak zorunda oldukları ek ders saatlerinde yeniden gözden geçirmeyi gerekli kılan düzenlemeler masaya yatırılmalı ve adaletsizlik duygusunu güçlendiren çarpıklıklar bir an önce giderilmelidir."

"Okullara öğrenci başına bütçe aktarılmalı ve eğitimde tahsildarlık dönemi bitirilmelidir." diyen alagöz şunları ifade etti: "Eğitim kurumlarında öğrenci başına bütçe uygulaması artık kaçınılmaz olmuştur. Okullarda tahsildarlık dönemi tarih olmalıdır. Zaruri giderler dâhil ücretli personel gibi kaçınılmaz masraflar okul aile birliği bütçesinden karşılanmakta, dolayısıyla okul yönetimi, öğrenci ve veli arasına, iletişimi perdeleyen mali konular girmektedir. Okulların mali sorunları yük olmaktan çıkarılmalı ve eğitim yöneticilerinin asli işlerine yoğunlaşması sağlanarak eğitim liderliği yapmalarına fırsat verilmelidir."

İl içi özür grubu talepleri de dikkate alınması gerektiğini savunan Alagöz şöye konuştu: "Milli Eğitim Bakanlığı'nın taleplerimiz doğrultusunda özür başvurusunda bulunan öğretmenlerin tamamını tercih ettikleri illere ataması önemli bir sorunu çözmüş ve öğretmen eşlerin aile bütünlüğünü sağlamıştır. Bakanlık aynı şekilde, il içi özür grubu tayinlerini de yaparak, öğretmen ailelerine rahat bir nefes aldırmalıdır."

"ALAN DEĞİŞİKLİĞİ İPTALİ İLE BAŞLAYAN KARGAŞA, MAĞDURLAR GRUBU OLUŞTURULMADAN AŞILMALIDIR"

Alan değişikliği iptaline ve alan değiştirenlerin iptal taleplerine çözüm isteyen Alagöz şunları kaydetti: " Milli Eğitim Bakanlığı, 15.05.2013 tarihli yazısında, alan değişikliği işlemlerinin Temmuz ayı içerisinde sonuçlandırılacağını duyurmasına rağmen alan değişikliği ve değişiklik iptal talepleri konusunda herhangi bir adım atılmamıştır. Danıştay 2. Dairesi'nin, 2012 Yılı Öğretmenlerin İl İçi Alan Değişikliği Kılavuzu'na yönelik açılan davalarda kısmi yürütmenin durdurulması kararı vermesi sonrası Zihinsel Engelliler Sınıf Öğretmenliği ve Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliğine alan değişikliği yapanlar, önceki alan ve görevlerine dönüşlerinde mağduriyet yaşamaktadır. Alan değişikliğine esas olmak üzere, Danıştay kararındaki gerekçede dikkate alınmak suretiyle 80 sayılı Talim ve Terbiye Kurulu kararında gerekli değişiklikler de yapılmalıdır. Konuya ilişkin sertifika programları vakit kaybetmeksizin başlatılmalı ve alan değişikliği iptali ile başlayan kargaşa, mağdurlar grubu oluşturulmadan aşılmalıdır. Bununla birlikte, yükseköğretim programlarının sınıf öğretmenliği alanı dışındaki başka alanlara atanmaya esas teşkil eden bölümlerinden mezun olup sınıf öğretmeni olarak çalışanların mezuniyet alanlarına atanmaları için alan değişikliği imkânı sağlanmalıdır."

"NORM KADRO YÖNETMELİĞİ BİR AN ÖNCE YAYINLANMALIDIR"

Norm kadro yönetmeliğinde her hangi bir değişiklik yapılmadığını ifade eden Alagöz şunları konuştu: "Milli Eğitim Bakanlığı, çoğunlukla okul dönüşümlerini gerçekleştirmiş, lise türlerini yeniden tanımlamış ama değişen koşulları ve alanda yaşanan sorunları göz ardı ederek norm kadro yönetmeliğinde değişikliğe gitmemiştir. Bakanlık, yönetici ve öğretmenlerin norm kadro yönetmeliğini, paydaşların önerilerini de almak suretiyle acilen değiştirmelidir."

"GÖREV TANIMLARI İSE NETLEŞMELİDİR"

Öğretmen dışı personelin görev tanımının hala belirsizliğini koruduğunu açıklayan Alagöz konu hakkında şunları anlattı: "Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarında çalışan yardımcı hizmetli, memur, şef vb. eğitim çalışanlarının görev tanımlarını içeren bir metin bulunmamakta, keyfilikler çalışanları mağdur etmektedir. Atama, yer değiştirme kriterleri de bulunmayan bu çalışanlarımızın geleceğinin amirinin iki dudağı arasından çıkacak karara bırakılması yakışmamaktadır. Bir an önce atama yer değiştirme kriterleri belirlenmeli, görev tanımları ise netleşmelidir."

Yeni derslik yapımı konusunda seferberlik İlan edilmesi gerektiğini söyleyen Alagöz şöyle konuştu: "4+4+4 eğitim sisteminin ruhunda, kademelendirilmiş müstakil okullar öngörülmektedir. İkili eğitim gören okulların son bulması, aynı binada üç okul uygulamasının bitirilmesi ve sınıf mevcutlarının OECD ortalamasına çekilebilmesi için yeni derslik yapımı konusunda seferberlik ilan edilmelidir. Az da olsa, balık istifi öğrencilerin bulunduğu bazı sınıflar geride bırakılmalı ve Türkiye, eğitimde fiziki kapasite artırımı için her imkânı değerlendirmelidir."

 "‘EĞİTİMDE DEMOKRATİK HAK' KAVRAMI BENİMSENMELİDİR"

Okullarda karma eğitim sistemine değinen Alagöz şunları dile getirdi: "1927 yılında Ortaöğretim Dairesi'nin eğitimin karma olması yönündeki teklifine zamanın Talim ve Terbiye Dairesi'nin karşı çıkmasına rağmen Maarif Vekili Mustafa Necati tarafından hayata geçirilen ve 28 Şubat'ta kalıcı hale getirmek için Milli Eğitim Kanunu'nda değişiklik yapan zihniyet, halkın demokratik haklarını hiçe saymaktadır. 1999'da Milli Eğitim Kanunu'nun 15. maddesini "Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır" şeklinde değiştirenler, özel eğitim kurumlarını ve dershaneleri dahi kapsayacak şekilde dayatmanın sınırlarını genişleterek Avrupa'da "Yüzyılın Pedagojik Yanlışı" diye adlandırılan, bilimsel verilerin iddiaları doğruladığı bir yanlışa herkesi mahkûm etmiştir. Devletin görevi, insanlara dayatma yapmak değil, demokratik haklarını tanımaktır."

"EN BÜYÜK TALEBE DÖNÜŞEN YASAK ACİLEN KALDIRILMALIDIR"

 "Şapka kanununa dönen kılık ve kıyafet dayatmasına kaynaklık teşkil eden darbe dönemi mevzuatı değiştirilmelidir." şeklinde konuşan Alagöz şöyle devam etti: "1982 yılından kalma darbe döneminin iklimini yansıtan kılık ve kıyafet yönetmeliği bir an önce değiştirilmelidir. Çalışanların saçı, bıyığı, ayakkabı topuk boyu, pantolonunun kumaşı, kazağının yakası ve başının açık olup olmaması gibi birçok gereksiz ve gülünç ayrıntıları içeren ucube yönetmelik tarihteki kirli yerini almalıdır. Danıştay 12. Dairesi'nin "başörtüsü ceza gerekçesi olamaz" kararı, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun yönetmelikten "görev mahallinde baş daima açık ibaresi çıkarılmalıdır" tavsiyesi hükümet tarafından dikkate alınmalı ve gerçekleştirdiğimiz kampanya sonucunda toplanan 12 milyon 300 bin imza ile kamuda özgürlük eksenli en büyük talebe dönüşen yasak acilen kaldırılmalıdır."

Alagöz: "Bu vesileyle tüm öğretmenlerimizin 2013-2014 eğitim öğretim yılının hayırlara vesile olmasını, tüm öğrencilerimizin güzel bir eğitim öğretim yılı geçirmesini temenni ediyor başarılar diliyoruz." Diyerek sözlerini bitirdi. (M. Serhat TOPALCA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —