Tarih: 11.11.2013 17:48

Abdulhamid Han Camii tartışmaları büyüyor

Facebook Twitter Linked-in

‘Maraş Aktüel Editörüne bianen' notu düşülerek başlanan yazılı açıklamada, söz konusu sitede yer alan yazıya: ‘"BAŞ PAPAZ mı,  BAŞ İMAM" mı şeklinde başlık atan ve içeriğinde son derece üzücü yazılar bulunan bu haberi şiddetle ve nefretle kınıyoruz.' ifadesiyle tepki gösterildi.

Ömer Faruk Şirikçi hocanın,  Abdulhamid Han Camii'nin yapımında büyük katkıları olduğu vurgulanarak adı geçen sitedeki haberi şiddetle ve nefretle kınadıklarını belirten Arslan şunları kaydetti: " Yıllarca bu Ülkede ve ilimizde yapılan her camii, Kuran Kursu ve hizmetler İmamların gayretleri ve önderliğinde hayırsever iş adamlarımızın ve halkımızın yardımlarıyla yapılmaktadır. Özellikle 1994 tarihinde temeli atılan Türkiye'nin 3. büyük camisi olan Abdulhamit Han Camiinin şu andaki imamı olan Sayın Ömer Faruk Şirikçi hocamızın gecesini gündüzüne katarak ve yüreğini ortaya koyarak gayret göstermiş ve bitirilerek ibadet yapılan bir noktaya gelmiştir. Bu denli çalışmasını yapan bir hocamızın, Maraş aktüel editör bölümünde "BAŞ PAPAZ mı,  BAŞ İMAM" mı şeklinde başlık atan ve içeriğinde son derece üzücü yazılar bulunan bu haberi şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Eğer gerçekleri öğrenmek ve yazmak istiyorsanız yetkililere gelip bilgiler alarak daha sağlıklı bir bilgi edinmiş olursunuz."

"DEĞİŞİM SÜRECİNDE DİN HİZMETLERİNDEKİ HEDEFİ BİR GÖNÜL İNSANLIĞIDIR"

Din görevlilerinin hizmetlerini gönül diliyle anlattığını ve din hizmetlerindeki hedefin gönül insanlığı olduğunu kaydeden Arslan açıklamasında şunları anlattı: "Din hizmeti, nebevi bir hizmettir. Yeryüzünün ilk din muallimleri ve hadimleri peygamberlerdir. Bütün peygamberler ve özellikle peygamber efendimiz (S.A.V) bu şerefli hizmeti heyetlerinde hakkıyla yapmışlar ve bunu bir emanet olarak varislerine bırakmışlardır. Alimlerin nebilerin varisi olma özelliği din hizmetinin kutsiyetindendir. Din görevlilerinin tek müeyyideleri gönül sermayeleridir. Günümüz din görevlileri insanların gönüllerine giren, onlara önce kendilerini sevdiren sonra da din hizmetini gönül diliyle anlatandır. Günümüzdeki değişim sürecinde din hizmetlerindeki hedefi bir gönül insanlığıdır. Doğudan batıya, kuzeyden güneye insanlık her devirde gönül insanlarına muhtaç ve müştahtır. Çünkü din hizmeti aşk işidir. Aşkın mahalli ise gönüldür."

"İMAMLIK BİR GÖNÜL İŞİ OLARAK HAKKA YÖNELİŞTİR"

"Yüreğinde aşk ateşi olan Kur-an'ın hükmünün farz mı sünnet mi olduğunu sormaz hemen yapar."Kural egemen"anlayışı insanların gönüllerine perde olur. İmamlık bir gönül işi olarak hakka yöneliştir."  şeklinde konuşan Arslan sözlerine şu şekilde devam etti: " Halkı hakka cezbedecek kimse ancak gönül insanı vasfı ile gönüllere hulül edebilendir. İnsanları koşturan soluk heyecandır. Gönül insanı heyecanı söndüren değil ateşleyendir. Gönül iman nuruyla aydınlanan kalptir. Kalbin kara ve küfre yöneldiğinde ise nefis adını alır. Gönül yücelik tarafına/ ulviyete nefis ise süfliyetemütemayildir. Rahman adıyla gönül arasında bir münasebet vardır. Gönül insanı canını ve malını Allah'a adayarak (tövbe 111) kalbi selime (şuara 89) eren ve gönlünü gönüller sultanına verendir. Rahmanın tecellisine mazhar incelik ve zarafet timsali insandır."

"DERT İNSANI ŞARJ EDER, ATILLIKTAN HAREKETE GEÇİRİR HEYECAN VERİR"

Arslan yaptığı açıklamasını: "Din Görevlisi" O gün size verilmiş olan her nimetten mutlaka sorguya çekileceksiniz"(tekasür 8) ayetindeki sorgu ve hesap kaygısıyla " bu gün Allah için ne yaptım? yaptıklarımın ne kadarı Allah için? diye kendini sorguya çeker. Kendi içinde kulluğu hizmeti başkalarının sıkıntılarını ve İslami dert edinir. Bu yüzden uykusu kaçar. İnsanın kendi motorunu elektriğini üreten dinamo gibi olması için dert sahibi olması gerekir. Dert insanı şarj eder. Atıllıktan harekete geçirir heyecan verir. Bu yüzden hayatın zorlukları karşısında insanın ne kadar yıkıldığından çok ne kadar ayağa kalkabildiği önemlidir. Bu da dertle olur. Nitekim Muhammed İkbal: "Dünyanın gidişatından Müslümanın sorumlu olduğunu söyler." Bu inançla ve bu azimle imamlarımızın üzerine düşen vazifeyi en iyi şekilde getirdiğinin müşaade edilmektedir." diyerek bitirdi. (M. Serhat TOPALCA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —