Tarih: 12.02.2015 10:46

Kahramanmaraş Dosyası 34

Facebook Twitter Linked-in

Tasarruftan söz etmişken belediyede yapmış olduğumuz bir işten daha söz etmem gerekecektir.

Yeni göreve başladığım sırada, bana bağlı birimlerin nerde ki tamamına yakını, dışardan el sabunu, fotokopi kâğıdı başta olmak üzere değişik kırtasiye türleri, temizlik maddeleri gibi bir kısım ürünlerden satın alırlardı.

Diğer bir kısım işlerde olduğu gibi satın almalarda da bir düzensizlik, belki de bir takipsizlik vardı. Böyle parça usulü ile satın almak belki onlara daha kolay geliyordu. Ya böyle alışmışlar ya da alıştırılmışlardı ama uygulama daha çok alıştıkları intibaı veriyordu. Ancak bu işlere bir çekidüzen verilmediği de belli oluyordu, yani ortada bir boşluk vardı.

Yöneticinin işlerinden biri de kurum ya da kuruluşta eksik ve yanlış olan uygulamaları doğruya çevirmek ve işlerin olması gereken şekilde, doğru yürütülmesini sağlamaktır.

Her birimin alışveriş yaptıkları aynı yerler de vardı, farklı yerler de vardı.

En azından genel ihtiyaç maddeleri, ihale yapılmak suretiyle alınabilirdi ama "Doğrudan Temin" denilen yöntemle satın alınması nedense birimlere daha cazip geliyordu. Belki de zor ve zahmetli görülen işler yerine, daha kolay olanlar tercih ediliyordu belki de başka şeyler vardı! Her ne olursa olsun, bir gerçek vardı ki, o da bu uygulamadan devlet zarar ediyordu.

Burada "Doğrudan Temin" yöntemine açıklık getirmek gerekebilir belki çünkü herkesin bu işleri bilme zorunluluğu yoktur. Bu usul; İhale Yasası'nda belirtilen, kota denilebilecek miktarın altındaki tutardaki satın almalarda, en az üç işletmeciden teklif alınarak, bunlar arasından en düşük fiyatı veren işletmeciden malın satın alınması yöntemidir.

Bizim toplumumuz her işin bir kolay tarafını ve çözümünü bulur, yoksa da bir şekilde üretir. Bu satın alma yönteminde, ürün kimden satın alınacaksa, o satıcıya üç tane teklif mektubu verilir.   O esnaf da kendisine en yakın iki kişiye, mektubun doldurulacak kısımları doldurtur veya kendisi doldurur, kaşelerini bastırtır, imzalattırır, sonra da en düşük fiyatı kendisi vermiş gibi kendi teklifine cüzi miktarda düşük bir fiyat yazar, ilgilisine teslim eder. Bu işte en çok uygulanan yöntem budur. Zaten esnaf da buna alışmış veya alıştırılmıştır yani herkes birbirinin işini bu şekilde görmüş olur. Bir gün arkadaşının, bu yöntemle işini yapan kişi, bir başka gün de kendi işini aynı yöntemle o arkadaşına yaptırır.

İşlerin bu şekilde devam etmekte olduğunu sezinlediğim andan itibaren, bana bağlı birimlere, dağıtılabildikleri kadar fazla teklif mektubu dağıtmalarını, en azından 20-25 esnaftan teklif alınmasını söylemiştim. Bir süre sonra esnaftan biri ;"Hayırdır, belediyede ne oldu ki bana da teklif mektubu getirdiler. Ben yirmi yıllık esnafım, bu güne kadar daha ilk defa böyle bir uygulamayla karşılaştım." demişti. Hâlbuki adaleti ilk uygulayanlar devlet kurumları olmalıdır ki halk da devletinin kurumlarına dolayısıyla da devletine güvensin ve saygı duysun.

Kurumları yönetenlerin ya da kurum çalışanlarının işlerinde, vatandaşla ilişkilerinde, adil olmamaları gerçekten üzücü ve acı veren bir durumdur. Daha önceki bir bölümde de anlattım, birim amirlerine verilen harcama yetkisi, benim konumumda olanların bu konuda söz söylemelerini de imkânsız kılıyordu. Ancak teamüllerin terk edilmemiş olması ve çalışma arkadaşlarımızın saygılarından dolayı, bir-iki fevri davranışta bulunanlar dışında, öyle aykırı bir davranışla karşılaşmadığımızı belirtmek isterim. Tekrar belirtmek isterim ki; belki de birim amirlerine verilen bu harcama yetkisinden dolayı, o zamanlar, bu uygulamanın daha yeni olmasına rağmen kısmi aykırılıklar baş göstermeye başlamıştı. Eğer bir düzenleme olmazsa ilerleyen zaman içerisinde farklı tepkilerin yaşanması muhtemeldir. Bütün idari sorumluluğun yüklendiği kişilerin etkisizleştirilmesi doğru bir hareket değildir. Hâlihazır herhangi bir görevde bulunmamama rağmen idarede böyle bir tuhaflığı şahsen düşünmek bile istemem ama bu sakatlığı her ne hikmetse hâlâ ne bir gören vardır, ne de bir düzeltmek isteyen vardır!

Daha önceki Belediye Yasası'nda belediyelerde kurulabilecek müdürlükler arasında İdari Mali İşler Müdürlüğü de olmasına rağmen bize kadar gelen zaman içerisinde hiçbir yönetim, bu müdürlüğü kurmamış. Ya gerek duymamışlar ya da müdürlüğün ilgileneceği konuları irdelememişlerdir. Hâlbuki söz konusu müdürlük, hemen her kurum açısından, özellikle de belediyeler için en önemli ve en fonksiyonel müdürlüklerden birisidir. Bizim de ilk işlerimizden biri bu müdürlüğü kurmak olmuştu.

Satın almayla ilgili yukarıda anlattığım, yoruma açık durumları ortadan kaldırmak için kurumsallaşmak her zaman en iyi çözümdür. Biz bu müdürlüğü kurduktan hemen sonra, belediye bünyesindeki bütün müdürlüklere birer yazı göndererek, bir yıllık ihtiyaçlarını yazılı olarak bildirmelerini istemiştik. İhtiyaç listeleri geldiğinde, birimlerin çalışma kapasitelerine göre taleplerini değerlendirdik. Gösterilen ve talep edilen ihtiyaç maddelerini, çok yüksek bulduğumuz müdürlüklerin istekleri nerede ki yarıya indirmiştik.

Rahmetli Mahmut Bakır, koca bir depo hazırladı, İdari Mali İşler Müdürlüğü olarak, içinde kırtasiyeden temizlik ürünlerine, maladan küreğe belediye bünyesinde kullanılan hemen bütün malzemelerin bulunduğu, geniş yelpazede bir listeyle ihaleye çıkıldı.

Bizde usul, satın alınacak ürünlerin markası belli olmamak kaydıyla sadece kalitesinin örneği ile ihaleye çıkılırdı.

Çok güzel kalitede ürünler satın alındı, depolandı. Bundan sonra birimler ihtiyaçlarını, üst yazı ekinde talep listesi ile depodan, imza karşılığı teslim almaya başlamışlardı. Yılın sonuna kadar, depodaki ürünlerin ancak yarısı kullanılmıştı. Dolayısıyla çalışmaları olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir ürün kısıtlamasına gidilmeden, sadece dikkatli bir yönetim modeli ile belediye bütçesinden ne kadar tasarruf edildiğini, başkan dâhil birçokları yakinen görmüşlerdi.

Bu uygulama üzerinden yanılmıyorsam iki yıl geçtikten sonra belediye yasası değişmiş, yerine hâlihazır yürürlükte olan 5393 sayılı Kanun çıkarılmıştı. Bu Kanun'un yürürlüğe girmesiyle İdari Mali İşler Müdürlükleri uygulamadan kaldırılmıştır.

Kurulan bu sistemin tasfiyesinin uygun olmayacağı düşüncesinden hareketle bürokratik bir manevra ile geliştirdiğimiz formül sayesinde yani Başkanlık Makamından aldığımız bir olurla biz bu uygulamaya devam etmiştik. Söz konusu uygulamayı değişik kurumlarda görev yapan bazı arkadaşlara da anlattım. Ankara'da görev yapanlar arasından, bu uygulama sayesinde takdir alanlar bile olduğunu duydum.

Birçok yenilik yanında İdari Mali İşler Müdürlüğü gibi daha başka birkaç müdürlüğü de uygulamadan kaldıran yasanın yürürlüğe girmesinden bir süre sonra, İçişleri Bakanlığı ile Avrupa Birliği'nin Ankara'da ortaklaşa düzenledikleri çalışmanın bitişinde, söz almak isteyenlerin olup olmadığı soruldu. Bir süre beklendikten sonra kimsenin bir şey sormayacağı belli olunca gündem dışı soru sorup soramayacağımızı sordum. Müsteşar vekili soru konusunu serbest bırakınca ben de bu konuyu gündeme getirerek İdari Mali İşler Müdürlükleri'nin işlevinin sona erdirilmesinden dolayı kurumlarda israfın artacağını ve bir kısım yanlış uygulamalara kapı aralanmış olduğunu bizim uygulamamızdan örnekler vererek anlatmaya çalıştım.

Müsteşar Vekili benim açıklamalarımı dikkatle dinledi ve yerinde bulduğunu söyledi. Sonra da; "Siz bunları yazılı olarak bakanlığa gönderirseniz konuyu yeniden değerlendiririz, nihayet bunlar Allah'ın emri değil ya." dedi.  İş yoğunluğu sebebiyle benim takip edememiş olmamdan mıdır, yoksa böyle bir yazının gönderilmesine cesaret gösterilemediğinden midir, nedendir bilmiyorum ama ilgili birime söylediğim halde söz konusu yazının gönderilmediğini zannediyorum.

Burada şunu belirtmek gerekir ki dünden bugüne, bütün milletin ve gelecek nesillerin, hak sahibi olduğu devlet hazinesi üzerinden yapılan israfın haddi hesabı yoktur. Bu yazı serisinde sıkça ifade etmeme rağmen öneminden dolayı yeri geldikçe belki defalarca yine belirteceğim ki yöneticilerin en başta gelen görevlerinden birisi iktisada riayet etmek ve israftan şiddetle kaçınmaktır. Yöneticiden memura, işçisinden ustasına kadar her çalışan, israf olan hiçbir şeyi küçük görmemeli ve kendisi için böyle bir durumu hak olarak da nitelendirmemelidir.

İşi doğru yorumlamak gerekirse devletin mal ve parası üzerinde israftan kaçınmak ve parayı yerli yerince, herhangi bir haksızlığa meydan vermeden kullanmak, yönetimin birinci ve aslî görevlerindendir. Kaldı ki insan, değil devletin parasını, kendi parasını bile harcarken israf etmekten şiddetle kaçınmalıdır, hele de bu Allah'ın emri olunca!

Bizim ortaokul öğrencilik yıllarımızda bir hocamız vardı, bir defasında kendisi, öğrencilik yıllarından kalma, çizgili defterin iki satırı arasına cetvelle bir çizgi daha çekip notlarını o düzende yazdığını örnek olarak göstermişti. Öğrencilerine de böyle yapmalarını tavsiye ederdi. Hatta çok ilginçtir, kendisinin tutturduğu notları, defterine aynı usulde yazan öğrencilerin ortalamasına tam bir not fazla vermek suretiyle tutumlu olmaya teşvik ederdi.

Bu teşvikin hayatıma bir düzen kazandırdığını, memuriyetim döneminde de faydasını gördüm. Arkadaşların yanlış yazıp iptal ettikleri kâğıtları biriktirip yine dairenin işlerinde müsvedde olarak kullandım.

Lise öğrenciliğimiz yıllarında bir gün müdür derse girmişti, yazı tahtası önünde ders anlatmaya hazırlandığı sırada, yarım bir tebeşirin üzerine basmak üzereyken birden durakladı ve eğilerek o yarım tebeşiri aldı. Çok güzel bir değerlendirmede bulundu. Türkiye'de kaç derslik olduğunu rakamlarla belirtti ve günde, her sınıfta yarım tebeşir zayi edilirse günlük kaç adet tebeşirin yok edileceğini ve bunun parasal değerini, dolayısıyla Türkiye bütçesine getireceği yükü güzelce anlatmıştı. İsraf ve tasarrufla ilgili bu iki örneği hemen hiçbir zaman unutmadım.

Bizler, toplum olarak geçmişten örnek vermeyi severiz ama uygulamada o yaşananlara çoğu zaman dikkat etmeyiz. Bu anlattıklarım elbette ki bütün kurumlar, hatta bütün halkımız açısından son derece önemlidir. Bunlar birer sorumluluktur. Bu sorumluluğun anlaşılması ve israfın önlenmesi için okullarda bu konuda etkin ders konuları bile işlenmeli, camilerde anlaşılır bir dil ve şekilde konu anlatılmalıdır.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —