Bir gün arabayla seyir halindeyken, şehrin en merkez yerlerinden birinde, kaldırım çalışması yapıldığını ve hiç gerek olmadığı halde kaldırımda basamaklar oluşturulduğunu fark ettim. Hemen şoföre durmasını söyledim. Çalışanlara, niçin basamak yaptıklarını sorduğumda, içlerinden biri kodun kurtarmadığı söylendi. Bu konuşma yapılırken yetkili arkadaş da oradaydı. O işi yürüten birim de o zaman bana bağlıydı. Yetkili arkadaş bir taraftan, usta bir taraftan, kodun, düz kaldırım yapmaya elverişli olmadığını anlatmaya çalışıyorlar, ben ise basamak olmamasında ısrar ediyordum. Ustaya; "İp yok mu elinizde?" dedim. Malzemelerinin arasından ipi bulup getirdiler, hiç ip tutmamışlar yani kodu terazilememişler ki.
Kaldırımın bir ucundan
diğer ucuna ipi tutturdum, yürürken fark edilemeyecek çok hafif bir eğimle
basamaklar ortadan kalktı. Kaldırımın, o terazide, basamaksız olarak
yapılmasını söyledim. Yetkili arkadaş düzenlemeye bakarak; "Mamafih güzel de
oldu." demişti.
Kentin birçok yerinde kaldırımlar
basamaklarla adeta donatılmıştı. Hatta bu konuyla ilgili bir hikâye de
yazmıştım, hikâye henüz yayınlanmış değil.
Her belediye başkanı
döneminde yeni kaldırımlar yapıldığı gibi eski kaldırımlardan bazılarının
sökülüp yeniden yapıldığı zamanlar çok olmuştur. Bu yüzden de belediye
başkanları çok eleştiriler almışlardır.
Bizim de ilk
icraatlarımızdan birisi, Valilik Kavşağından Belediye Binası istikametindeki
Hükümet Caddesi'nin, belediyeye doğru inişte sağ tarafındaki kaldırımı
yenilemek olmuştu.
Söz konusu kaldırım dâhil
birçok kaldırım üzerinde, her işyeri sahibinin kendi istek ve arzusu
doğrultusunda, özel olarak yaptırdığı parke, karo, mermer, paletyen, seramik
döşemeler vardı. Yaz veya sonbahar aylarında yüksekçe bir yerden ovaya
baktığınızda, sarı, yeşil, haki, taba renklerini işlenmiş bir desen gibi
görürsünüz. Bizim kentimizin kaldırımları da o şekilde veya rengârenk kumaş
parçalarından yapılmış yamalı bohça gibi bir görüntüsü vardı o zaman. Hele bir
de herkesin, sadece kendi dükkânının önünü düz hale getirmek için düzensiz ve
oransız bir şekilde yaptırdıkları basamaklar vardı ki; tam bir kasaba ve
kontrolsüzlük görüntüsü veriyordu.
Bu düzensizliği ortadan
kaldırmak ve belediye işlerliğini sağlamak benim hayalimdi. Bir de bana göre şehir estetiği oldukça
önemli bir konudur. Estetik konusuna ayrıca değerlendireceğim inşallah. Bu
yüzden işe bir yerden başlamak niyetiyle sözünü ettiğim kaldırımda tadilat
işine başladık. Ancak bizim yaptığımız
yenileme işinde bir farklılık vardı. O güzergâh üzerindeki basamakları kaldırıp
rengârenk döşemeler yerine, belediye estetiğini yerleştirmek için bazalt taş
kaplama yaptırmıştık. Dediğim gibi kaldırım yaptırma işi uhdesinde olan Etüt
Plan Proje Müdürlüğü o zaman bana bağlı idi. Sonra kaldırım yaptırma işi bu
müdürlükten alınarak Fen İşleri Müdürlüğü'ne verilmişti. Fen İşleri
Müdürlüğünün bana bağlı çalıştığı bir zamanda da, Trabzon Bulvarı
kaldırımlarını aynı sistemde, aynı malzeme kullanılarak kaplattırmıştık.
Kaldırım yapımında bazalt
taş kullanılmamızın sebebi; diğer malzemelere göre taşın, daha estetik
görünümüne sahip olması yanında çok sert ve sağlam oluşu da tercih sebebimizdi.
Bu taşta, yaklaşık elli yılda, sadece bir santimetre veya daha az miktarda
aşınma olacağı bilgisini edinmiştik. Taşın bir dezavantajı vardı, o da siyah
oluşu idi.
Bir sabah, mesainin daha
ilk dakikalarında, telefonla arayan o bölgenin işyeri sahiplerinden birisinin,
bu renk konusunda, çok zevksiz olduğumuz yönünde sert eleştirisine muhatap
olmuştum. Şunu hemen belirteyim ki ben eleştirilere gücenmediğim gibi bana
yardımcı olduğunda da mutlu olurum. Sadece bir kişiden aldığım bu eleştiriye
karşılık, teşekkür eden epeyce esnafımız da vardı. O kısımdaki kaldırım
çalışması tamamlandıktan sonra, bir gün, Valilikten Belediye istikametinde yaya
olarak oradan geçiyordum, beni gören birkaç işyeri sahibi mahcubiyetle teşekkür
etmişler, "Gerçekten çok güzel oldu." demişlerdi.
Karo döşemenin kullanıldığı
dönemlerde, kaldırımda yürüyenlerin, özellikle kış günlerinde yaşadıkları
olumsuzlukları iyi bilenlerden biriyim. Demiştim ya eskiden beri bu
belediyecilik işine çok merakım vardır. Karoların, yer yer tabandan boşanmış
olanlarına rastlanıldığı çok olurdu. Karonun boş bir tarafına basıldığı zaman,
altta biriken çamurlu suyun ta yüzüme kadar adeta fışkırdığını bilmem kaç kere
yaşadım. Bu durumda elbisemin lekelendiğine mi yanmıştım, yüzümün çamur
olduğuna mı yanmıştım bilemiyorum! Bu ve benzeri olumsuzlukların, kent insanına
neden reva görüldüğünü anlayanlar var mıydı, onu da bilmiyorum. Elbette ki
bunlar, isteyerek yapılmış değildir ancak bunların sorun olarak görülüp çare
düşünülmediğini ifade etmeye çalışıyorum sadece.
Ya o kaldırımlardaki
basamaklar, hele bir de basmaklar yüksekse, o basamağı çıkmak zorunda kalan
hamile kadınlar, minnacık çocuklar, ihtiyar insanlar alenen zulüm yaşarlardı.
Bu söz karşısında herkes kendisini savunacaktır; "Para mı vardı da
yaptırmadık/yapılmadı!" ya da benzer söz söyleyenler olacaktır. Eğer böyle
söylenecek olursa benim de söyleyeceğim çok söz olur. Bu tür hizmetlerin, çok
da öyle büyük miktarda paralarla yapılmadığını, işin içerisinde bulunmuş birisi
olarak gördüm ve bilmekteyim. Yapılan israfları ve uçup giden paraları da işin
içerisinde olan herkes bilir. Bunların ve benzeri durumların hepsinin, bir sorumluluk
dâhilîde, kul hakkı olduğunu ve hesabının olacağını düşünüyorum.
Bir gün Eski bayındırlık
Bakanlarından Cevat Ayhan Bey partisinin seçim çalışmalarına katılmak için
şehrimize geldiğinde, ne kadar canı acıdı ise, sırf bu kaldırım basamaklarını
şikâyet etmek için bana uğramıştı. Dizlerinde rahatsızlık olduğu için o
basamakları inip çıkamadığını söyledikten sonra, halktan hiç mi şikâyet
olmadığını sormuş ve bunları Kahramanmaraş'a yakıştıramadığını söylemişti. Ben
de söyleyeceklerimden bir gün utanabileceğimi düşünmeden; "İnşallah bir daha
Kahramanmaraş'a geldiğinizde bu olumsuzlukları görmezsiniz, zaten
çalışmalarımız devam etmektedir." demiştim. Bizim dışımızda ve bizden sonra
benzer olumsuzlukların aynen ya da değişik şekillerde devam edeceğini bilememişim
ve hesaba katamamışım demek ki. Çünkü yeni yerleşim yerlerinde, o işlerin
benzeri bile denilemeyecek acayip- garaip, sayısız miktarda kaldırımların
yapılmış olduğunu, herkesin kendi keyfine göre işlem yaptığını, bunların
görülmediğini ya da yapılanlara göz yumulmuş olduğunu, şimdi ben de gezerek
görmekteyim. Bu tür işlerin yapıldığı yerler daha birkaç yıllık işlerdir ne
yazık ki!
Bir tarafta bu
olumsuzluklar devam ederken diğer tarafta da, işi yapanlara göre modern,
aslında açıkça olumsuz işler uygulanmaya başlanmıştı bile. Bizim, basamakları
iptal ederek ilk çalışmayı başlattığımız, yukarıda sözünü ettiğim güzergâhta,
bir bankanın, yeni açtığı şubesinin önüne, kaldırımın içerisinden bankaya giriş
seviyesinde rampa yaptırmış olduğunu gördüğümde açıkça strese girdim.
O banka şubesinin taşındığı
yer daha önce konfeksiyon mağazası idi, mağazaya kaldırım seviyesinden
giriliyordu. Banka, binanın içinden doldurma yapmak suretiyle girişi kaldırım
seviyesinden bir metre veya daha fazla yükseltmiş. Engelli girişi görüntüsü
vererek de bankanın önüne o rampayı yaptırmış. Önce iç mekânın yüksek oluşunu
bahane edebilecek hâle getirmiş, sonra da hem iç mekân yüksekliği hem de
yaptırdığı rampa ile bankaya heybetli bir görüntü kazandırmış. Peki, şehrin
göbeğinde, üstelik çok da geniş olmayan bir kaldırımda böyle bir yapılanmaya
neden ve ne hakla izin verilmiştir? Buna söylenecek bir tek bir söz vardır;
daha lüks bir arabaya binmektense modeli düşük sayılan bir arabaya binmek,
hatta gelen bir teklif karşısında yutkunmaktansa kendi imkânlarına göre yaşamak
her zaman evladır! Ne oldu şimdi, yapılanların sorumluluğu ve yükü o işe izin
veren veya göz yuman kişi ya da kişilerin sırtında kalırken araba da belediyede
kaldı!
Üstelik parasal işlemde,
söz konusu banka, bu kentte en çok belediyeden nemalanmış ve nemalanmaya da
devam etmektedir. Yaptığı o yanlış iş de emsal teşkil etmiştir. Şu anda aynı
yöntemle veya değişik şekillerde kaldırımları işgal edenler ve diğerleri kamu hakkını
gasp etmektedirler. Ben o rampayı gördüğüm anda, belki basit bir yöntem ama en
azından bunu yapmış olmak için Özel Kalem Müdürlüğü aracılığı ile telefondan
mesaj atarak tepkimi bildirdim.