Kahramanmaraş İstiklal Üniversitesi (KİÜ) tarafından, "Çevre Dostu Binalar Üzerine.. konulu çevrimiçi söyleşi düzenlendi. KİÜ Mühendislik, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi İç Mimarlık Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Meryem Geçimli'nin moderatörlüğünde gerçekle
ÇEDBİK'in vizyon ve misyonu ile faaliyetlerini anlatan
Işıltan, çevre dostu yeşil bina kavramı, sertifikalandırma süreçleri gibi
konularda bilgiler verdi. ÇEDBİK'in, 2007 yılında Dünya Yeşil Bina Konseyi'ne
bağlantılı olarak kurulduğunu ifade eden Işıltan, esas amaçlarının çevre dostu
sürdürülebilir binalar kültürü oluşturmak, yaygınlaştırmak ve bu alanda farkındalığı
artırmak olduğunu söyledi.
Dernek olarak, tasarım ve sertifika kılavuzları
hazırladıklarını, projelere ulusal yeşil bina sertifikası verdiklerini, ulusal
ve uluslararası projelere katıldıklarını kaydeden Işıltan, "Tüm bu bilgi ve
birikimlerimizi de, seminer, eğitim ve kongreler ile bütün ilgili alanlara yaymaya
çalışıyoruz. Derneğimiz, Dünya Yeşil Bina Konseyi'nin (WGBC) Türkiye ayağıdır.
Ayrıca aynı kuruluşun Avrupa kısmı olan (USGBC)'nin de icra kurulu üyeliğine
devam ediyoruz. Misyon ve vizyonumuz aslında tamamıyla, mevcut yapılara, ya da
yeni yapılacak binalara, sürdürülebilirlik katabilmek, çevreye duyarlı binalar
oluşturabilmek ve bu sektörü yaygınlaştırabilmektir. 100'ü aşkın üyemizle birlikte
de çalışmalarımıza devam etmekteyiz" dedi.
Yeşil bina kavramıyla çevrenin ve doğanın gücünün verimli bir
şekilde kullanılması ve tüketim esnasında bile geri dönüşüm sağlanmasının ifade
edildiğini dile getiren Işıltan, "Yeşil bina nasıl olmalıdır? diye soracak
olursak, buna şöyle cevap verebiliriz. Bu binalar belli standartlara uyarak
tasarlandığı ve yapıldığı için, yaşayanlara ve çevreye standart binalardan daha
az zarar veren, kullanıcılara sağlıklı, konforlu, güvenli yaşam ortamları sunan
-ki bu hususun pandemi sürecinde ne kadar önem arzettiğini gördük-, yüksek
performanslı, sürdürülebilir yapılardır. Bu binalarda enerji, su ve diğer
kaynakların verimli kullanımı, güneş
enerjisi gibi yenilenebilir enerji kullanımı, kirlilik ve atık azaltma
önlemlerinin alınması, yeniden kullanım ve geri dönüşümün sağlanması, iyi bir
iç ortam hava kalitesi, toksit olmayan ve sürdürülebilir malzemelerin
kullanılması, tasarım inşaat ve işletimde çevrenin değerlendirilmesi, tasarım
inşaat ve işletimde yaşam kalitesinin değerlendirilmesi gibi kriterler
bulunmalı ve bunlar sertifikalandırılmalıdır" diye konuştu.
YEŞİL BİNANIN EKONOMİK
KAZANÇLARI
Aranan bu kriterlerle inşa edilen yeşil binaların ekonomik
kazançları hakkında da bilgiler veren Işıltan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşletme giderleri dikkate alındığında dünya genelinde yıllık
yüzde 8, Avrupa'da yüzde 7'lik bir azaltma meydana getiriyor. 5 yıllık süreçte
bu azalma dünya genelinde yüzde 14, Avrupa'da yüzde 13 seviyesine ulaşıyor. Geri dönüşüm yani binanın kendi maliyetini
karşılama süresi ise dünya genelinde 7, Avrupa da ise 9 yıl. Tabi Türkiye'deki
dalgalanmalar göze alındığında ise 10-12 yıllık bir süre zarfında harcadığınız
parayı geri alabiliyorsunuz. Çünkü sudan tasarruf, doğalgazdan tasarruf,
enerjiden tasarruf ve atıklardan tasarrufla, gerçekten çok ciddi bir kazanç
meydana getiriyor ki, bunlara daha carbon ekonomisini carbon salınımından
kaynaklanan kayıp ya da kazançları aktarmamış oluyoruz. Yeşil bina kazanç
yüzdelerine baktığımızda da, enerji de yüzde 25-40 arası, sera gazı
emisyonlarında yüzde 30-35 arası, su tüketiminde yüzde 30-50 arası, atık da
yüzde 50 oranında kazanç sağlanabiliyor. Bunların hepsi yeşil binaların
getirdiği tasarruflar."
Bir yeşil binayı diğer binalardan ayıran şeyinse
sertifikalandırma sistemi olduğunu işaret eden Işıltan, Türkiye'de LEED, BEST,
BREEM, EDGE ve DGBN gibi sertifika sistemlerinin uygulandığını söyledi. Daha
yaşanılabilir bir dünya için daha fazla sertifikalı binaya ihtiyaç olduğunu
vurgulayan Işıltan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kahramanmaraş'ta, Sivas'ta, Van'da, İstanbul'da ne kadar çok
sertifikalı yeşil bina olursa Türkiye üzerine düşen görevi yapmış olur. Nedir o
görev, daha az carbon salmak, nedir o görev, daha yaşanabilir bir çevre meydana
getirmek, nedir o görev geleceğe olan sosyal sorumluluğuzdur. Çocuklarımıza ve
torunlarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak için yeşil binaları yapmak
zorundayız. Ancak maalesef bu konuda geriyiz. Üniversitelerimiz, bizler elbette
ki yerel ve genel yönetimler, bu konuda çok ciddi atımlar atmak ve çok keskin
çizgiler çizmek zorundadır. Bana şimdi şu sorulabilir, sertifika çok mu pahalı,
yeşil bina çok mu maliyetli? Bu fiyat sizin inşaatınızın maliyetini yükseltecek
bir şey değil. Bu kesinlikle düşünülmesin. Yani yeşil bina pahalı bina. Yeşil
binanın malzemesi çok pahalı.' Hayır. Böyle bir şey yok. İnanıyorum ki
belediyeler de bu konuda biraz daha hassas davranıp, kentsel dönüşümlerde
sertifikalı yeşil binaların artırılmasına destek çıkarlar."