M. KEMAL ATİK

Tarih: 18.01.2021 08:48

" Kulu Görsem, Kulu Olup Hizmet Eylesem"

Facebook Twitter Linked-in

Aklın ve bilimin ışığında ancak kemale erişileceğini söyleyen Ahmet Yesevi"nin Türbesinden ayrılmadan önce yaşadığım halet-i ruhiye içinde, geldiğim vatanımdaki çoğu sofilerin ilimle, irfanla olan halleri gözlerimin önüne geldi. "İlim Şeytanda da vardır" diyerek ilim düşmanlığı yapanların şeytanın tuzağına nasıl düştüklerini Yesevi"nin şu sözlerine ilişti:

 

Tarikata şeriatsız(ilimsiz) girenlerin

Şeytan gelip imanını alır imiş:

 

"Bilge kişi sürekli kendi iç dünyasına yönelen ve her zaman orada bilginin de sırlarını çözer. Oturarak elde edilen bilgilerin bir değeri yoktur. Engeller aşılarak, sınırlar aşılarak elde edilen bilgiler insanı olgunlaştırır".

"Kötülüğümüz içimizde bizim, içimiz ise kurtulamıyor kendi kendinden"

Bu sözleri görünce onun huzurunda bir kat daha eğildim. Şükran duyguları ve alçakgönüllülük sardı tüm bedenimi. Yüreğimdeki tüm katılıklar ve kötülükler kayboldu. Sonra Yüce Allah"a yöneldi kalbim: "Her Şeye Kadir olan Allah"ım, burada, bu mekânda bulunduğum için sana hamdediyorum. Senin sevginle yücelen, kalbini ve gönlünü sana imanla dolduran, yüreğindeki güzellikleri bilim ve irfanla yoğuran Ahmet yesevi Hazretlerinin metfun bulunduğu mekândayım. Buralara gelmemi, bu havayı teneffüs etmemi nasip ettiğin için Sana sonsuz şükrediyorum.

Ardından, önümde duran kabre dönerek şöyle seslendim: " Ey Anadolu ve balkanlarla, Asya bozkır ve dağlarında yaşayan nice halkların baş tacı, serveri ve rehberi Ahmet Yesevi Hazretleri!  Ey bilge kişi! Her yanını dünyevi çıkarlar kuşatmış sofi diyarından geliyorum. Menfeat kavramını din kavramına dönüştürenlerin günbegün arttığı diyardan geliyorum.

" Kulu görsem, kulu olup hizmet eylesem,

Toprak gibi yol üstünde yolu olsam,

Âşıkların yanıp uçuşan külü olsam,

 Hem dem  olup yer altına girdim ben işteذ öğretilerinin yerini gurur,  bedensel ve dünyevi arzular aldı. İnsanlık ile hak dinin mensupları arasındaki hakikat günbegün bozuldu. Birlik ve bütünlüğü bozmaya yönelik aykırı düşünceler ve hiziplerin oluşmasına zemin hazırlanır oldu…

Hal bu ki sen, insanları zengin, fakir, ezen, ezilen, mümin,  kâfir gibi sınıflara ayırmadın. Tüm insanlığı ebedi değerlere, mutlu bir dünyaya götüren aydınlık yolda sade bir din, temiz bir iman, sevgi dolu bir gönüle çağırdın. "İnsan olmanın onuru, varlığı Yaratıcı için sevmekten geçer" dedin. "Bu maksatla yola çıkan kimsenin öncelikle nefsini terbiye etmesi, ruhunu beden zevklerinden arındırması gerekir" dedin. Bu aşka erenlerin aşka yükseleceklerini yani kulda en yüksek mertebesini bulan Allah`ta bütünleşme derecesindeki aşka ereceklerini şöyle söyledin:

Nam ve nişan kalmadı... lâ..lâ (yok)... oldum

Allah zikrini diye diye illa(var) oldum,

Halis olup muhlis olup lillah(Allah için) oldum

Fena fillah (Allah"da yok olma)makamından geçtim ben işte

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —