Size de olur mu bilmem ama
küçüklüğümden beri ne zaman ortada bir sorun olsa, konu ne olursa olsun, hep
sanki suçlusu benmişim ve mutlaka benim çözmem gerekiyormuş gibi bir misyon
üstlenir, içinde bulunulan durumu düzeltme ve herkesi mutlu etme gayreti
içerisinde bulurum kendimi. Hoş yıllar bunun çokta mümkün olmadığını öğretiyor
aslında insana. Demem o ki kendimize yersiz yüklenmekten vazgeçmeliyiz şu
hayatta. Çünkü neden çok korkuyorsak, neyi kınıyor, yargılıyor, sevmiyorsak ve
neye "asla" diyorsak bir vesile onu yapıyor, yaşıyorken buluyoruz kendimizi. Kaygı
duymak, endişe etmek, korkmak ve her şeye, herkese yetmeye yetişmeye çalışmak,
üstesinden gelemeyince de kendi kendimize yüklenmek çok yersiz bu yüzden. Bunları
yazmak kolay tabi kendin yapabiliyor musun deyiver bakim! diyebilirsiniz.
Elbette ben de endişe duyuyorum. Zaman zaman korku boyutlarına ulaşan, ruhu
daraltan endişeler hem de. Bir dostumun tabiriyle "gönlüm yoruluyor" üstelik
çoğu zaman bu ruh halinden. Şöyle bir ardımızda bıraktığımız yıllara bakınca;
böylesi bir kaygı durumu yaşadığımı, böylesine sıklıkla tükenmişlik hissine
kapıldığımı, bu kadar incinip, içerleyip, üzüldüğümü ve bu kadar geleceğe
endişe ile baktığımı hatırlamıyorum. Dizlerimi göğsüme doğru çekip kollarımla
kendimi sarmaladığım, küçüldükçe küçüldüğüm zamanlar çok fazla olmaya başladı
artık. Hal böyleyken bir de kendi kendine yüklenmeler oluyorsa eyvah kere eyvah
oluyor netice.
O yüzden "tabi Şerife bütün
kabahat senin, günah keçisisin sen, havada kuş uçmuyorsa onun da suçlusu sensin
"
şeklinde kurduğum cümlelerin yerini "şahsi algılamaktan vazgeç, üstüne
alınıp durma, senin süper güçlerin yok her şeyin sen üstesinden gelemezsin"
cümleleri aldı. Allah var bu yönde baya da gayretliyim hani 😊. Kaldı
ki dünyayı tek ben kurtaracaksam da hemen bugün kurtaracakmışım gibi de acele
etmemeliyim sanki?
Yıllardır başımıza gelmeyen
kalmadı şu yeryüzünde; yokluktu, kıtlıktı, savaşlardı, terördü, virüstü, salgındı,
pandemiydi, ekonomik zorluktu derken savaşlar daha artmaya başladı. Biz nasıl
bir döneme denk geldik, niye bu kadar tarihe tanıklık etmek zorunda kaldık onu
da bilmiyorum açıkçası. Bütün bu gidişatın bizi getirdiği bu hal durumu ile devinip
dururken, bir yandan da bu saçma ve değersizlik yüklerini sırtlanan çocuk ve gençler
için de ayrı hayıflanmıyor değilim. Bizim çocukluğumuzun mutlulukları kadar mutlanamıyor
yavrucuklar ne yazık ki. İşin kötüsü hiç kurmamaları gereken cümleleri kurarken,
hiç konuşmamaları gereken konuşmaları yaparken buluyorum bazen onları. Buna
dijital dünyanın kirliğini de eklediğimizde engel olabilmemiz daha da
imkansızlaşıyor.
Kaygı boyutlarım sadece bununla
da kalmıyor tabi. Katledilen, canına okunan ekolojiden, darp edilen hatta yaşam
hakları elinden alınan kadınlara, çocuklara yapılan yaşatılan istismarlara, bir
canlı olduğu unutulan hayvancıklara yapılan işkencelere kadar her şey endişe
nedeni benim için. Bu durum elimde de değil ayrıca. Saklanmak, görmezden gelmekte
bir yaşam biçimi ama ben tercih edemiyorum, bu yüzden de her şeyin sebebi
benmişim ve düzeltmek zorundaymışım gibi içimde dört nala koşan dizginlenemeyen
bir atla dolanıp duruyorum.
Hayatın, hepimizi esir alan
sosyal medyadan ibaret olmadığının bilincindeyim. Orada görebildiğimiz, gösterebildiğimiz
kadarı gibi "hayat hep bize güzel" modunda değil elbette
yaşamlarımız ve öğrencilerime de defaten hatırlattığım gibi bizi darlayan
hayat, bir telefon ekranını kaydırır hızla değişmiyor".
Dijital ekrana gömdüğünüz
kafalarınızı bi kaldırın hele yukarı, bir el verin bana. Kaygı bir duygudur,
duygu bilgidir ve bize neye ihtiyacımız olduğunu gösterir, anladım ki benim
sizlere ihtiyacım var. Haydi gelin toprağı birlikte onaralım, havayı birlikte
temizleyelim, gençlere birlikte örnek olalım, yaşlılara birlikte kol kanat
gerelim, çocukları birlikte koruyalım, savaşlara birlikte dur diyelim, bilgi
kirlilikleriyle birlikte mücadele edelim, şiddetin kalemini birlikte kıralım, belirsizliğin
tıpkı acı gibi yaşamın bir parçası olduğunu kabullenip küresel belirsizlik
salgınından birlikte uzaklaşalım, geçmişimizden öğrendiğimiz kadim bilgileri
geleceğe projekte edelim. Şarkıda söylenildiği gibi olmuyor ne yazık ki, bir
yer bulamıyoruz dünyadan uzak. Bu dünya hepimizin, her ne kadar insan
egemen gibi görünse de tüm türlerin dünyası ve lütfen kurtarın beni kendime
yüklenmekten, her şeyin suçlusu benmişim düşüncesinden.